KİTAP TANITIMI - DAĞ ÇİÇEKLERİM (ANILAR)

ÖZ

On sekiz Nisan 1955’te bir meslektaşımdan aldığı mektuptan alıntıdır: “Çok muhterem Müdüre Hanım, Bu mektubu size, gerek, hemen hemen bir ömür boyunca emek verdiğiniz bir müessesenin bulunduğu bir memleketin evladı olarak, gerek sizden her bakımdan küçük bir meslektaşınız olarak yazıyorum. (...) Kötü bir sam yelinin esmesi neticesinde, ayrılışınız biz sizi seven ve gıyaben hürmet eden ülküdaşlarınızı, bana inanın riyasız söylüyorum, son derece üzdü ve hırpaladı. Şunu iyi bilin bu muhit sizi hiçbir zaman unutmayacaktır. Vazifeniz hiçbirimizinkine benzemiyordu. Hatta sizin vazifenizin Türkiye’de ve belki de dünyada eşi ve benzeri yoktu. Sizlerin, Tunceli gibi sarp kayalıkların dil bilmez çocuklarını nasıl köy köy gezerek topladığınızı, getirip bir öz evlat gibi kendi elinizle saçlarını kesip temizlediğinizi, onlara karşı bir ana sevgisi ve muhabbeti ile davrandığınızı, dil öğreterek onları medeni bir insan seviyesine yükseltmek için çalıştığınızı ve bu hususta aklın alamayacağın şekilde muvaffak olduğunuz, o bahtsız yavrulardan bahtlı analar yetiştirdiğinizi yakinen biliyoruz. Bir insan hayatı için bu hal, şereflerin, azizliğin, kutsiyetin en büyüğüdür, biz buna bütün kalbimizle inanıyoruz. Eski vazifenize avdet kararınızı dört gözle bekliyoruz. Bu bilemezsiniz bizi ne kadar çok sevindirecek ve memnun edecektir.” (...)

Devam...